Trabzonspor’un Gaziantep beraberliğinin faturası, Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru’ya kesiliyor; Yönetim Kurulu onları süresiz kadro dışı bırakıyordu. Trabzonspor Başkan Yardımcısı Ali Uzunay; Mustafa Yumlu ve Zeki Yavru’nun kadro dışı bırakılma sebepleri olarak; “Mustafa kaptanlık bekliyordu, pazuband Bosingwa’ya verilince şartelleri attı. Mustafa, sanki babası ölmüş gibi sahada kafası önünde geziyor, bütün pozisyonları izliyor… kadro dışı kalma kararı hem hoca hem de yönetim kurulu tarafından verilmiştir…Zeki Yavru haftalardır şans bulmasına rağmen her maç yaptığı hatalarla bu takımda yer alamayacağını ispatlamıştır” diyordu. Sonrasında basında, bu iki futbolcunun satış listesine konulduğu haberleri yer alıyordu.
İmdi: Haftalardır oynayan Soner, Serdar, Fatih; Allah göstermesin; “sanki babaları ölmüş gibi sahada kafası önde gez(m)iyor(larmı?)”. Ya da Papadopulos; Belkalem, Medjani; Mustafa Yumlu’dan daha mı iyiler! Mustafa’nın ‘yıl ortalaması’ onlardan çok daha iyi çıkar, şüphesiz. Papadopulos’un, Beşiktaş maçında 2. golü yediren anormalliğini Mustafa Yumlu yapsaydı utanmayacak yüzler ne derlerdi sözetmiyorum! Kaleci Fatih’in haftalardır süren acemilikleri onu kadro dışı bıraktırdı mı, yok.. Demek ki de Mustafa’nın kadro dışı bırakılması Gaziantep maçındaki performansı değil. Hâl bu olunca da onu kadro dışı bırakanlar için, “Trabzonspor için iyi düşünmüyorlar!” diyebiliyorum.
Zeki Yavru’ya gelince.. Geçen sezon orta sahada oynatılmasında, sağ bek değil de orta alan oyuncusu olduğunu gördük ama, onu da artık sahada göremiyor, yerine ise, haftalardır sahada olup da oyunda hiç görmediğimiz Soner, Fatih, Sedar’ı hemen her maçta sahada görebiliyoruz! Zeki evladımız onlardan fazla olarak kadroda olmayı hakkediyor ama, bakıyorsunuz o da kadroda yok, satışta…
Ve de…
Gelelim Ersun Yanal’a..
Beşiktaş maçı mağlubiyetine, oynayan futbolcu hataları katkı koysa da asıl suçlu, Ersun Yanal oluyor. Çünkü, sahaya yanlış kadro sürmüş, maç boyunca da oyuna gerektiği gibi müdahale edememişti. Bir seyirci gibi, suratı dökülmüş vaziyette maçı kenardan seyretmiş bulunuyor. Kaybedilmekte olan maç için sahaya bir golcü süreceğine, bir maç önceki Keçiören kupa maçında bile oynayamayan Fatih’i orta sahaya alıyor, maç bitene kadar yanında oturan golcüsü Yattabare’yi oyuna sürmesi gerektiğini de düşünemiyordu.
Dahası ise… Ersun Yanal Trabzonspor’a göreve başladığında Mustafa’nın ve Zeki’nin affedebileceğini bekledik ama, Yanal’ın, alınan karara ‘müdahale’ edemeyip, Mustafa’nın yokedilmesine katkı koyduğu da anlaşılabiliyor.
Peki de yöneticilerimiz ona bir şey diyebilecek durumda mı? Ya da eleştirebilecek bilgiye sahipler mi?
Yok…
Mustafa Yumlu için yapılan; “Kaptanlık Bosingwa’ya verilince şartelleri attı.” görüşüne gelince:
Mustafa o ana kadar takımın ikinci kaptanı mı? Evet.. Pazubandını istemeye hakkı var mı?
-Evet, var..
Eğer bu çocuğumuzun o anda şarteli attıysa, suçlu olan o mu yoksa sorunu çözemeyen idareci olamayan idareciler ve/veya teknik direktör olamayan kişi mi!
Kabul edilebilir ki de orada bir ağabey gibi ağabey/bilgili biri olsaydı o sorun yaşanılmaz, Mustafa Yumlu problemi(!) de doğmazdı.
Ezcümle: Trabzonspor’umuzu yönetenlere sesleniyorum: Mustafa Yumlu’yu değil, asıl kendinizi affediniz! Çünkü, sabretmelerigerekirken şartelleri atan asıl sizlersiniz. Mustafa evladımız her ne yapmış olursa olsun onu sahalara döndürün; inanın bu sizin Trabzon/spor için yapacağınız en iyi şey olacaktır…
Ahmet MUSAOĞLU / Günebakış Gazetesi, 09.12.2014