Bilindiği gibi her tür canlı ‘belirli bir yaşam süreci’ içinde doğar, büyür ve ölür. Bu değişmez kuralın bazı zamanlarda ‘bozulduğu’ tespit edilmiştir. “Toplu Yokoluş” ve de sonrasında görülen “Toplu Oluş/Varoluş” dönemleriyle ‘kesintiye uğramış’ bir ‘Yeryuvarı (Dünya) Tarihi’ sözkosudur.

Yeryuvarı Tarihi’ndeki 545 milyon yıl önceki ‘Kambriyen Dönemi’ başlangıcı; yaşamın ‘Aniden’ zenginleştiği;denizlerde bitki ve hayvan çeşitliliği başlangıç dönemi olarak biliniyor. Sözonusu bu dönemden, insanoğlunun yeryüzü yaşamına ‘ilk ayak bastığı’ zaman olan yaklaşık MÖ.10.000’e kadar ki zaman aralığında yaşamış pek çok “bitki (flora)” ve “hayvan (fauna)” topluluğu, ‘Aniden’ ortaya çıkıp da ‘belirli bir süre’ yaşamalarından sonra, yine ‘Aniden’ yaşam tarihinden silinmişler, ‘toplu yokolmuşlardır’..

Yaşanan tüm ‘Toplu yokoluşlar’dan sonra ortaya çıkan dikkate değer en önemli şey ise; her ‘Toplu yokoluştan’ sonra ‘yokolan bitki ve hayvanlar’ ile birlikte “yokolan yaşam ortamının” yerini, ‘yeni bitki ve hayvan türleri’ ve de ‘yeni yaşam ortamı’nın alması olmuştur. Her “Toplu yokoluşun” sonrasında bir “Toplu Ortaya Çıkış (Yeniden Doğuş/Varoluş)” olması, “Dünya (YeryuvarıTarihini”, Aniden Ortaya Çıkan Toplu Ortaya Çıkışlar (Var/oluşlar)”ve de “Aniden Ortadan Kalkan Toplu Ortadan Kalkışlar (Yokoluşlar)” tarihi yapmaktadır (1).

İnsanoğlunun ‘yeryüzüne ayak basmasından önce’ yaşanan bu ‘Toplu Yokoluşlar’ ve hemen sonrası ortaya çıkan ‘Toplu Ortaya Çıkışlar’, kendilerine ‘yaşam ortamı’ ortaya çıkmasına vesile olmaları sebebiyle insanoğlu için ‘fayda/nimet’, ama aynı zamanda, “İmtihan Salonu” da olmuştur. Bir Kur’an-ı Kerim ‘bildirisi’ de bu oluyor:

“O, hanginizin amelinin daha güzel olacağı hususunda sizi imtihan etmek için… gökleri ve yeri…yaratandır… ” Hud-11/7

İnsanoğlunun yaşadığı Dünya/Evren Sistemi, “imtihan bitince kapatılacak (yokedileceksalon da olmuş bulunuyor…

Evren Tarihi ‘Kıyamet Tarihi’dir..

İster, ‘insanın –yaklaşık MÖ.10.000’de- yeryüzüne ayakbasmasından önce’ yaşanan “insansız (bitki ve hayvanları yokedentoplu yokoluşlar” olsun, isterse de; ‘insan yeryüzüne ayak bastıktan sonra’ yaşanan Nuh Kavmi, Ad Kavmi, Semud Kavmi, Tübba Kavmi ve Firavun kavimlerine gelen “insanlı (bazı kavimleri yokedentoplu yokoluşlar” olsun, dünyadaki bütün “Yokoluşlar” ve “Oluşlar”, LOKAL (yersel/bölgesel) olmuş, ANİDEN yaşanmışlardır.

Her “Toplu yokoluşun”, aynı zamanda bir “Ortaya Çıkış (Varoluş)” olması, Dünya tarihini“ANİDEN Ortadan Kalkan Toplu Ortadan Kalkışlar” ve de “ANİDEN Ortaya Çıkan Toplu Ortaya Çıkışlar” tarihi yapmakta; ‘Dünya Tarihi’ bir anlamda, “Küçük (LokalKıyametler Tarihi” olmaktadır!

Kıyamet hadisesi ise, sadece Dünya özelinde yaşanacak “LOKAL” bir hadise olmayacak, “Evren Sistemi’nin Yokoluşu” olacak; bu sebeple de, ‘İLK/Tek GENEL TOPLU YOKOLUŞ’ olacaktır. Bu sebeple, ‘Evren Tarihi’, “Büyük (GenelKıyamet Tarihi” olmaktadır…

Hâlen sürmekte olan “insanoğlunun imtihanı” bittiğinde –2012 hurafecileri ve Mehdi ve Nüzül-i İsa bekleyicileri de dahil, hiçbir insanın zamanını bilemeyeceği bir anda-“Kıyamet (Big Crunch)” gelecek, çağlarca değişik kültürlerde ve ‘din/ler’de tariflenmeye çalışılan ‘yeniden dirilme’, ‘yeni fiziki’ anlamda gerçekleşecektir. Büyük Kıyamet “eğer şimdi/AN bileolmuyorsa”, göklerde sürmekte olan “DENGE/Koruma” sebebiyledir…

Göklerdeki ‘Denge’ şu an bile bozulmuyorsa…

Hâlen ki Göklerin, herhangi bir Çatlağı-Gediği olmaması sebebiyle, gökyüzündeki her bir gök cismi kendi yörüngesinde ‘hareket’ edip gitmekte, akıp giderlerken de, bizler, gezegenimiz dünyadaki yaşamımızı rahat bir şekilde sürdürmekteyiz.

İşte Güneş.. Her sabah taze bir ahenkle tam vaktinde doğuyor, ısıtma ve aydınlatma görevini büyük bir intizamla yerine getiriyor, fakat asla sönmüyor. İşte Dünya’mız.. Hem kendi ekseni, hem de Güneş’in etrafında büyük bir hızla hareket edip duruyor ama, uzaya fırlamıyor. Her şey ‘olması gerektiği’ gibi sürüyor.

Peki ama, bu hep böyle mi gidecektir?

Göksel sistem içerisinde yer alan gök cisimlerinin “yörüngelerindeki” ufak bir “sapma”nın bile, sistemi altüst edecek kadar önemli sonuçlar doğurabileceği bilinebiliyor. Bugünkü “Evren (uzay) mesafeleri”nin (daralıp) kapanması halinde, açık olan bir kitabın sahifelerinin kapanması hâli gibi, “Evren kitabı”na ait sahifeler de kapanacaktır.

Bir düşünün: Eğer uzayda kozmik bir kaza olsa ve gezegenlerden herhangi biri yörüngesi boyunca –saniyede bilmem kaç kilometre– yol alırken Aniden DURSA ne olur?

Hızla yol alan bir kütlenin, ‘Aniden durarak hareketsiz kalması’ demek, sahip olduğu kinetik enerjinin ısı enerjisi haline dönüşmesi ve bunun neticesinde gezegenin birkaç saniye içinde buhar (gaz) olması demektir. Aniden durma, varolan herşeyin ‘yokolması’ demektir. Fakat, buna rağmen de, dünyamız dahil gökcisimleri, bizim için bir tehlike olmamaktadır. Çünkü, yarını olmayacak Evrenin “Son gününe” kadar sürecek olan bir ‘Denge’ sözkonusudur. Eğer ‘Denge’ ŞU AN bile bozulmuyorsa, “Göklerin (Evren Sistemi’nindengede tutulması –YARATICI’nın koruması– sebebiyledir. “Dengedeki sistem” sebebiyle, göklerdeki nizam ve düzenin sürmesi sağlanmakta, gök cisimlerinin üzerimize düşmesi –belirli bir zamana/Kıyamete kadar– engellenmektedir.

Fakat, ‘korumanın’ ortadan kaldırıldığı gün, sürmekte olan “denge”, “dengesizliğe” dönüşecek, Aniden Kıyamet kopacaktır…

Bilimsel gelişmeler de, Evren’in kütlesinin ‘yeterli miktara’ ulaştığında, sürmekte olan “Genişleme hareketinin Durması”nın, Evren’in kendi içine ‘çökmesine’ sebep olacağını, yani, Kıyameti/Big Crunch’ı ise, bildirmektedir (2)…

Evrenin ‘Genişleme Hareketi’ duracaktır…

Yaşamakta olduğumuz Evren Sistemi, ‘ilk başlangıcındaki’ o sonsuz sıcaklık ve yoğunluktaki “tekillik” noktasına yeniden dönebilir mi?

Bunun cevabı, “olabilir” olduğudur. Olacak olmasının sebebi ise, Evren’in ‘Dengede’ süregiden “Genişleme hareketi”nin “duracak” olmasıdır. Bu durum da, ‘Evrenin/Kainatın sonu (Yokoluşu)’demek oluyor..

Bırakınız “Genişleme hareketi”nin ‘durmasını’; hâlen süregiden ‘Genişlemesi’nin hızındaki herhangi bir minik değişiklik bile, ardından gelen davranışta büyük bir bozukluğa yol açabilir niteliktedir. Dünyamızın sadece ‘hızında’ çok küçük bir “Ani değişikliğin’ olması halinde, insanoğlunun üzerinde yaşamakta olduğu –depremlere sebep olan– yerkabuğunun (kıtaların),“yırtılırcasına açılacağı” ifade edilmektedir. “Eğer Dünyamızın hızında çok ani bir değişiklikoluşsaydı, kıtalar birbirinden yırtılırcasına açılacak(tır)…” (3). Hâlen ‘fark edemediğimiz’ bir “hareket” halinde olan “yerkabuğu levhaları”nın hareketleri “şu an Dursa”, zaten çatlaklı, dikişli zonlu bir yapı arz eden yerkabuğunun ayrılmasının paralel olarak, yerin içindeki ‘kızgın mağma’ tabakasından yeryüzüne-denizlere yayılacak “ateş tabakaları” bile, tüm “yeryüzünün ölmesi” için yeterli olabilecektir..

Sadece dünyamızın hızındaki “küçük bir Ani değişiklik” bu olacağına göre, Evren Sistemi’mizin “Genişleme hareketi”nin “Aniden durması”nın sonuçları ne olacaktır?…

Eğer “Evrenin Genişleme hareketi”, bir “Durma noktasına” gelirse, o durumda Evren ‘durağan’ kalmayacak, hâlen her an birbirinden gittikçe ‘hızlanarak uzaklaşan’ gökadalar, genişleyen (uzayanmesafeler daralacağı (kapanacağıiçin’, birbirlerine yaklaşıp ‘çarpışmaya’ başlayacak; “Durma”nın getireceği yazgı (kader),“Son(Kıyamet)” olacaktır. Hareketli yapısı “duracak” olan Evrende yıldızlar galaksilerden kopacak, gezegenler yıldızlardan ayrılacak, ortalıkta milyarlarca sönmüş yıldız kümeleri ve ölü gökcisimleri dolaşıyor olacaktır. Bunlar da zamanla nötron yıldızlarına ve Kara Deliklere dönüşecek, proton çürümesiyle birlikte Evren’de var olacak –tüm Evren maddesini yutup serapa çevirecek– tek gökcismi, ‘Kara Delikler’ olacaktır. Karadelikler en sonda Tek/Bir Karadelik kalıp, tüm Evren maddesini yutacak, yokedecektir. Evrenin ‘yoğunluğu’ belli bir “kritik değer”in üzerine çıktığı zaman, “Kütleçekim kuvveti” üstün gelip “Genişleme hareketi”ni durduracak; Kıyamet kopacaktır.

‘Evrenin Sonu/Kıyamet’ demek olan, göklerdeki ve yer’deki hareketlerin duracak olması da, yine bir ‘Kur’an bildirisi’ olmaktadır…

Kur’an ‘bildirisi’: Evren’deki ‘tüm hareketler’ duracaktır…

Kur’an, Evrenin –nefes alması– demek olan “Genişleme hareketi”ni bildirdiği gibi, –nefes alamaması– demek olan “Genişlemesinin ‘duracak’ olmasını da” bildiriyor:

“Göğü kendi ellerimizle biz kurduk ve biz (onu) elbette genişleticiyiz.” Zariyat-47

“Göğün ve yerin O’nun buyruğu ile durmasıda..delillerindendir…”Rum-25

‘Genişleme hareketi’nin “duracak olmasıyla” Kıyamet kopacak, bu, “İlk/Tek Genel Yokoluş” sonrası yaşanacak “Yeni Yaşam Ortamı’nda -Ahret Yurdu’nda- , ‘Yeni/Hiç ölmeyecek canlı/insan, Yeni Varoluş/diriliş ile’ ortaya çıkacaktır:

“Göğün ve Yerin O’nun buyruğu ile DURMASI da O’nun (varlığının) delillerindendir. Sonra sizi topraktan bir çağırdı mı hemen (kabirlerinizden) çıkıverirsiniz.”Rum (30) 25

Evrendeki “tüm hareketlerin durması” sonucu, ‘Yaşamın/Kıyametin İlk Sahfası’ bitecek, hâlen mevcut olup da ‘işlemeyen’ Ahiret Yurdu, ‘işlemeye’ başlayacak; Diriliş ve sonrası gelişmeler, ‘Yaşamın/Kıyametin İkinci Safhası’yaşanmaya başlanacaktır. Yukarıdaki Ayet de; “kabirlerden çıkılacak” olması haber verilmektedir ki, bu hadise, Göklerin ve Yer’in “tüm hareketlerinin durması”nın, Dirilişten (Ahiret safhasından) hemen önce olacağını ortaya koymaktadır. Gökler ve Yer ve bu ikisi arasındakilerin, “nefes alması” demek olan “Genişleme hareketi durunca –Evren nefes alamaz hale gelince-, eşi benzeri görülmemiş bir deprem yaşanacaktır…

Evrenin ‘Son gününün’ depremi…

Evrenin halen ‘Denge’de süregiden ki “Genişleme Hareketi”nin, bir gün “sona” ereceği (duracağı), sonrasında ise ‘çökme’nin başlayacağı, en sonunda tüm Evren maddesinin, Evren’in ilk başlangıcındaki gibi yine sonsuz yoğunlukta bir “tekil nokta”da sıkışacağı (yokolacağı), “Evrenin Sonu” ile ilgili yapılan öngörülerin kabul edilir olanıdır.

“Genişleme Hareketi-Evrendeki tüm hareketler”, Evrenin ‘son günü durunca’, tüm Evren Sistemini sarsan – bir gürültü duyulacak, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir deprem; tüm Evren Sistemini kuşatacak bir deprem yaşanacaktır. Dünya Tarihinde yaşananlar, ‘Kıyametin depremi’nin minik bir örneği bile olmayacaktır…

Sözkonusu bu deprem, sadece bir şehri ya da bir bölgeyi yıkan deprem ya da Dünyayı yokedecek bir deprem olmayacak, çünkü; sadece Yer‘in)/Dünyanın değil, ‘Göklerin/Evrenin depremi’ olacaktır.“Müthiş bir deprem” yaşanacaktır ki, bu da, bir ‘Kur’an bildirisi’ olmaktadır…

Kur’an ‘bildirisi’: ‘Kıyametin depremi müthiş’ olacaktır…

İnsanoğlu, herhangi bir şeyin ‘gerçeğini’ yaşamadığı veya görmediği zaman, o gerçeğin kendisine yazılı veya sözlü sunulmasını bir masal gibi görebilir. Tabii ki de, ‘Kıyamet kopması’ halinde yaşanacak olan hadiseleri gözlerinin önünde canlandırabilmesi de mümkün olamayabiliyor. Fakat, Kıyamet sarsıntısının çok çok minik bir örneği bile olamayacak olan, 7,4 şiddetindeki (yaklaşık 30.000-50.000 kişinin öldüğü), 17 Ağustos 1999 İstanbul depreminin, sekiz – on katlı binaları nasıl hamburgere çevirdiğini görenler ya da ‘Teknoloji devi’ denilen Japonya’nın bugünlerde yaşadığı ‘elim felaketi’ izleyenler, “Son günü tüm Evreni kapsayacak” olan dehşet manzaralarını belki de tasavvur edebilir gibi olurlar…

Fakat, daha ‘Sur’a “ilk üfürülüş”te, o günü yaşayacak olan insanlar, yaşanmakta olan hadiselerin, daha önce yaşananların bir benzeri yaşandığını idrak edebileceklerdir. Çünkü, tasavvur dahi edilemeyecek şiddette bir deprem yaşanacak, bu durum, ‘büyük bir şiddetin’ tüm Evrene yansıması olacaktır:

“Fakat biz büyük bir şiddetleyakalayacağımız gün…”Duhan (44) 16

Yaşanacak çok büyük şiddet,“Göklerin ve yer”in çalkanıp sarsılması olacaktır:

“O gün gök sallanıp çalkalanır.”Tur (52) 9

“Yer şiddetle sarsıldığı,”Vakıa (56) 4

Evrenin ‘Son günü’, şiddet, ‘tüm Evrene’ yayılacak bir sarsıntı olacaktır:

“O kullar, şiddeti her yere yayılmış olan bir günden korkar…” İnsan (76) 7

‘Kıyamet günü’nün depremi,‘müthiş’ bir şey olacaktır:

“Ey insanlar!..kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir!” Hacc (22) 1

Tüm Evren Sistemi’ni ‘saracak’ bu müthiş deprem sonucu, “depremleri o güne kadar bizi rahatsız etse de”, yine de üzerinde rahat yaşamakta olduğumuz arz’ın, “Çatlaklı hareketli denge yapısı” altüst olup bozulacak, ayrıca da, hâlen de ‘Yarılı (Çatlaklı) olmadığı” için ‘dengede’ bulunan Gökler de, o gün ‘Çatlaklı’ hâle geleceği için ‘dengesizleşecektir’..

Yaşanacak bu ‘Son güne’ kadar ise, Evren ‘dengededir/korunmaktadır’:

“..Allah..Göğü de… yer üzerine düşmekten korur..”Hacc (22) 65

‘Koruma/Denge’, ‘Genişleme Hareketi’nin ‘Dur(durul)masıyla’ dengesizliğe dönüşüp, “Evren Sistemi’nin yokoluşu” başlayacaktır.

Bilimadamları, şu andaki ‘yoğunluğu’ hassas bir değer arasında bulunan Evren’in, “ortalama yoğunluk” değerinde ‘madde artışı’ olması halinde, uzay boyutlarında ‘Aniden çökeceğini’Varoluşu (Oluşu da) ‘Aniden’ olan “Evren’in “Sonunun (yokoluşunun) da”, yine ‘Aniden’ olacağını bildirmektedir. ; Kıyamet “aniden/alametsiz” gelecektir.

Kıyamet, Aniden/Alametsiz gelecektir..

Peki ama, “tüm Evren’i yokedecek” boyutta bir olayın, Evreni tek bir darbede yokedecek bir sarsıntınıntek bir depremin gerçekleşmesi mümkün mü? Ya da evrensel bir felaketin tetiği önceden çekilmiş olup, bunun olumsuz etkileri şimdiden (geçmiş ışık konimizden) uzay ve zamandaki köşemize doğru ilerliyor olabilir mi?..

Sidney Coleman ve Frank De Luccia isimli fizikçilerin, 1980’de yayınladıkları, “Vakum Bozunmasının ve Üzerindeki Kütleçekim Etkileri” isimli bildirilerine göre, alışageldiğimiz varsayım olan, Evrenin şu andaki halinin, “gerçek vakuma” denk düştüğü öngörüsünden ‘emin olamayacağımız’ ifade edilmektedir. “Coleman ve De Luccia, şu andaki vakumun ‘gerçek vakum’ değil, bize ‘sahte emniyet duygusu veren’…yarı istikrarlı bir sahte vakum olabileceği gibi bir ihtimali ileri sür(mektedirler)..” (4). İstikrarlı ‘sahte vakum’, “süregiden dengenin” bozulabileceği demek oluyor…

Eğer Evren’in şu andaki hâli, Coleman ve De Luccia’nın öngördüğü gibi bir ‘sahte vakum’sa, bu durum her şeyin (Evren Sistemi’nin) aniden ölümü demektir. “Coleman ve De Luccia’nın bildirisinin adındaki vakum -bozunumu-, şu andaki vakumun Aniden çökmesi ve evreni daha da düşük bir enerji durumuna düşürerek, bizim için ve diğer her şey için ölümcül sonuçlar yaratması gibi korkutucu bir olasılığa gönderme yap(maktadır)…” (5). Bu durumda,-uzayda herhangi bir yerde yaşamakta olan Evrenin, Yeni (Ahret) Evrene tünel açma ihtimali her zaman bulunmaktadır. Evren ‘Son” bulurken, bir-iki dakikalık zamanımız bile olmayacak (Aniden tüm atomaltı parçacıkların doğası değişecek, tüm madde hemen buharlaşacak, her şey uzay zaman tekilliğine, yani ilk başlangıca dönecek), her şey Aniden yokolacaktır (6). Kısacası; gelecek olan Kıyamet, Aniden (uyarısız/alemetsiz) gelecektir. Geçmiş ışık konisinden bize doğru gelen bir “fiziksel etki (darbe) varsa” ve bu ‘etki (darbe)’ bize doğru geliyorsa, gelmekte olan bu darbeyi ancak, bize gelip çattığında öğreneceğiz. “…bize doğru ışık hızıyla gelen her fiziksel etki tamamen uyarısız gelmektedir. Felaket geçmiş ışık konisinden bize doğru ilerliyorsa Kıyametin hiçbir habercisi olmayacaktır.” (7). Evrenin “Sonu”nu, o günü yaşayacak olan insanlar ancak, gelip çattığında öğreneceklerdir. Bilimsel varsayımların öngörüsü budur, “Kur’an bildirisi” de budur…

Kur’an ‘bildirisi’: Kıyamet ‘aniden’ gelecektir…

Kur’an, Kıyamet hadisesinin de, aniden gelecek olduğunu haber vermiştir:

“Onlar…ansızın yakalayacak korkunç bir sesi bekliyorlar.”Yasin (36) 49

“..kendilerine o (kıyamet)öyle âni gelir ki, onları şaşırtır….” Enbiya (21) 40

“..kıyamet gününün ansızın gelip çatmasını..” Muhammed (47) 18

“..Kıyametin kopması…göz açıp kapama gibi…bir zaman…”Nahl (16) 77

“…O size ansızın gelecektir…”A’raf (7) 187

“…Kıyamet vakti ansızın gelip çatınca…” En’am (6) 31

“…kıyametin ansızınkopması…” Yusuf (12) 107

Pek çok Kur’an ayet; Kıyametin ‘Ansızın’ geleceğini bildirmektedir…

Hadis-i şeriflerin bildirdiği de budur. “Hadislerde belirtildiğine göre kıyametin kopuş zamanıansızın vuku bulacak, bu sırada alışveriş yapanlar işlerini bitiremeden, yemek yiyenler lokmasını ağzına götüremeden, havuz yaptıran kişi havuzuna giremeden ve devesinin sütünü sağan kimse bunu misafirine ikram edemeden Kıyamet (ansızın) kopacaktır (8). BigBang (Varoluş) ile ANİDEN “yokluktan” varedilen Evren Sistemimiz, Kıyamet/BigGranch (Yokoluş) ile, yine ANİDEN,“yokluğa” dönecektir. Aniden yaşanacak Kıyamet’in de,bilmem kaç yıl veya asır önceden görünecek ‘Alameti de olmayacaktır

“Kıyametin Alametleri” nedir, ne değildir(?)i, sonraki yazıma bırakıyor; ülkemdeki hemen herkese ‘ders vermeyi/bilgilendirmeyi’ sürdürüyorum…

Ahmet MUSAOĞLU