HaberTürk web sitesi’nde, Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı Beyler için; “Teke Tek Özel’ serisiyle Türk televizyonlarında bir devrim yapıyor” diye yazıyor…

Murat Bardakçı ‘programlarının’ faydalı olabildiğini söyleyebilirim.

Peki ama, bırakın bir ‘devrimi’, büyük bir başarı sözkonusu mu?

Bence, -Değil…

Hemen de belirtmeliyim ki de, “Bence”, “Sence” diye bir şey olmaz…

Doğru her dem, her dönemde “Tek”dir…

Bu sebeple, “Bence, -Değil” demem, ortada “büyük bir başarı olmadığı” demek oluyor… Murat Bardakçı Bey, “yakın Osmanlı tarihi”ni bildiği, ama “Genel Tarih” bilemediği için de zaten, programlarının “çok büyük başarı” kazanması sözkonusu olamaz. Bir “tarihsel kültürel modele” sahip olamayışı bir tarafa, “Gerçek Tarih” veremediği için -bir anlamda- “magazinel tarih (!)” veriyor diyorum… İlgi çekiyorlar mı: Evet….

Fakat sorunları şu ki: Fatih Altaylı Bey ve Murat Bardakçı Beyler, “geniş bir perspektifte” konuşacak “bilgi birikimi sahibi” olamayışları bir tarafa; ülkemizde, profesör çok bol da, “bilim adamı” pek olmadığı, ayrıca da, ‘Gerçek Yazar’, ‘Entelektüel’ de pek fazla (en azından ortalıkta) bulunmadığı için de, programlarına “bilgili” konuk bulamadıkları da bir başka gerçek oluyor… Programlarının “gerçek başarı” kazanamayışının bir sebebi de, “bu Türkiye gerçeği” oluyor…

Perşembe günü akşamı programlarında, “Nuh Tufanı” konuşacaklar, konuştular!… Ne kendilerinin, ne de programa davet ettikleri konuklarının, Nuh Tufanı konusunda bilgileri var… Ama Nuh Tufanı konuştular!…

Hep birlikte, “Bilmediklerini Bilmedikleri” için de konuşamadılar!…

Diyelim ki de haberleri yoklar. Fakat, bu ülkede biraz internet karıştıranlar, bu konuda da “bilimsel tek eserler” sahibi biri olarak “Beni” bulabilir ama, bulunamıyorum…

bulamıyorlar.. Oysa, kendi programlarının hemen iki gün öncesinde, İstanbul’dan uydu yayın yapan bir tv. kanalı, “yaratılış ve nuh tufanı” konusunda program çekmek üzere -beni hem telefonla, hem de maille- programlarına davet etmişlerdi… Gerçeğini arayan bulabiliyor, demek için bunu yazdım…

Murat Beyler, “aramadıkları” için olacak, beni bulamasalar da, son programlarının konusu “Nuh Tufanı” olunca, Trabzon dışından arayan bir okuyucum; “Haber Türk’te Nuh Tufanı konuşulduğunu, hiç olmazsa telefonla katılmamı” bana söylüyordu. Ben de, programı kanalları zaplarken gördüğümü, bir iki dakika izleyince de, “izlemeye değer bulmadığımı”, haliyle, programı aramam için bir sebep olmadığını, doğru dürüst program yapanın, “bu konuda da” zaten beni bulması gerektiği gibi bir şeyler söyledim…

Çünkü, mesele sadece, ‘Nuh Tufanı’ meselesi değil. Çok geniş bir perspektifte eserler verip, yazılar da yazan bir “Yazar”ım. Başka bir örnek bilebilen varsa, benimle paylaşsın; ben, bu ülkede yok, bulunmuyor, diyorum…

Neden programlara katılmıyorsun benzeri sorulara cevap vermekten yorgun düştüm diyebilirim… İşte, bu yazım, öyle bir ‘yorgunluğun’ dışa vurumu oluyor…

Bu ülkede, evrenin/kainatın yaratılışından insan yeryüzüne ayak bastığı dönem olan M.Ö.10.000 civarına kadar ki yaklaşık 13,5 milyar yıllık dönemi, “Kendiliğinden Oluşa İnanmak Yaratılışın Altı Günü”; İnsanoğlunun yeryüzüne ayakbasması tarihini ve yeryüzüne yayılımını anlatan, “İnsanoğluna Biçilen Yazgı Uygarlığın Tarihi”ni, Yeni Milenyum ile birlikte sıklıkla gündem olan “Kıyamet/tarihi konusunda”, her bir bilim önermesini, her bir (aynı konudaki) Kur’an ayeti ile ortaya koyan, “Ölüm Yeniden Doğuş için Kıyamet” ismiyle kitaplaştırmış bir yazarım. Bu üç temel eserimle, kinatın ortaya çıkışından yokoluşana yaşanmış, yaşanacak hadiseleri –bilimsel de olarak- yazmış “tek yazar”ım…

Dahası… Peygamberlerden ve Peygamberlerden konuşacak olanlar için yine temel eser nitelikli, “Peygamberler Şeceresi” ve “Peygamberler (İnsanlığın) Tarihi” isimli –kronolojik– iki tablo eserim de var.

“Nuh Tufanı” konusunda da “benden başkası zaten yok” desem, başım hiç ağrımaz… 

Dahası ise…

İsasız Mehdisiz İslam Olmuyor mu” isimli, yine alanında bir “ilk” olan eserim de var….

Ve de… 

Bütün dünya/BM, “Küresel Isınma VAR” derken, bunu yalanlayan, arka planın “Küresel Tek Devlet” kurma misyonu olduğunu da, Nabucco Babil Yolculuğu Küresel Isınma Tuzağı” ismiyle kitaplaştırmış “Tek Yazar”ım…

Makalelerimden oluşan, “Osman ile Mozart Hesap Lütfen” isimli kitap eser/makalelerim gazeteci geçinenlere ders niteliğinde…

Sayısız diyebileceğim, başka makalelerimin her biri ise –az genişletilse- başlıbaşına bir kitap niteliğinde…

Türkiye’de ve dünyada yaşanan hadiselerin “analizlerini”, benim yaptığım gibi, bir başka yazar’da bulamazsınız…

Yerelde yaptığım sayısız ‘canlı tv.’ programı veya katıldığım tv. programları ve de yine yaptığım canlı yayın radyo programları… 1994’lerden beri sürüyor diyebilirim…

Tabii ki Murat Bardakçı Beylerin de benden öğrenecekleri çok değil, çok çok şey var…

Peki de ne yapacaktım?…

Kendilerine, “Beni bul/un” mu diyeceğim, diyecektim?…

Hemen her “Bilmediğini Bilmeyene” yaptığımı yaptım aslında….

19 Temmuz 2010 tarihinde, Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı’ya ayrı ayrı attığım mailde, şunları yazıyordum :

* * *

sayın altaylı, sayın bardakçı,

sizler çok bilmişlersiniz ya, karşınızdakinin sizlerden daha fazla bilgi sahibi olabileceğini -üstelik bunu size yazıyorsa ve de prof.zurnaştayn da değilse- kabul edebilecek durumda değilsiniz… bu mesajımın gerisini de ister okuyun isterseniz de okumayın, herneyse…

hafta sonu sizin programınıza baktığımda-açtığımda, bir akademisyen galiba, “dinler ve medeniyet tarihinden” bahsediyor ama, öyle bariz hatalar yapıyor ki -siz bilemediğiniz, prof.larımız genelde bilgisiz oldukları için- kimseler uyarmıyor…

“Sümerler-ilk alet yapma” palavrasını Fatih bey soruyor… ama ne konuğunuz, ne de sizler, M.Ö.6500’e tarihli, yani şu uyduruk Sümer ulusundan ( uyduruk çünkü, Sümer coğrafyanın adıdır, ulusun değil) en az 3500 yıl daha eski,  Konya Çatalhöyük antik kentinde neler var/yapılmış Sümer denilenlerden önce kimsenin haberi yok… Çatalhöyük öncesine ise, değinmeme gerek yok,  öğrenmek isteyen beni bulur…

ilk tek tanrılı din yahudilik diyor konuğunuz, seyrederken yufff dedim (yuh değildir)…. Museviliğin m.ö.1200 yılı civarlarıında ortaya çıktığını varsaydığımızda, Hz.Musa’dan önce yaşamış (yaklaşık 8500-9000 yılı yok saymanızın yanında), isimleri Kur’an’da geçen 14 peygamberi de yoksaydırdınız…

biri size bunları, dahasını da söylemeliydi..

saygı ile de…

ahmet musaoğlu

* * *

4 ocak 2010 tarihinde, Altaylı’ya ise:

şu Sümerler takıntınızdan vazgeçin…bir COĞRAFYANIN ADIDIR… O insanlara en fazla SümerLİler diyebilirsiniz.. İnsanlık-dinler tarihi SÜMER’DE BAŞLAR DİYEN BİRİNE bilim tarihi bilimdışına iter” diye yazdım…

Gazetelerindeki “Karadeniz’de Petrol” haberleriyle ilgili –2003’den beri bu iddiaları yalanlayan biri– olarak:

Siz/ler/in ve okuyucularınızın bilgilenme hakları var, ek dosyadaki yazımı okur ve yayınlamak isterseniz”… diye de….

* * *

Yazdım, çünkü…

Koca Türkiye’nin önünde, “Bilmediğini Bilmeyen” pek çok insan var…

Bizimki ise; “Seni de sigaya çeker Molla Kasım Hâli” olunca, zaten yazıyorum…

Ulusal bir gazetede yazı yazan araştırmacı bir hanımefendinin deyişiyle; “Türkiye’nin en ünlü ünsüzü”… oluyor muşum…

Her ne kadar okuyucum beni, “ünlü” görmek istese de, sorun şu ki; Ben, “ünlü olmayı değil, kaliteli olmayı” seçmiş biriyim…

Trabzon’umdan Türkiye’me…

Ders vermeyi” seviyorum…

İyi dersler Türkiye!…

Tarihe ‘göndermek için’ yazdığım da biliniyor…

Ahmet MUSAOĞLU / 19.02.2011