Geçen günlerde; 13 Temmuz günü gibi; yaşadığım şehir Trabzon’un merkezi semti olan Meydan Semti’nden, şehrin diğer bir yönüne ulaşmak için bir minibüse bindim. Ön koltuk boştu; şöfer tarafına yaklaşarak kapı tarafına binecek bir yolcu için yer bıraktım… Dolmuş, kalktı; Gazipaşa yokuşundan sahil yoluna indi.
Geçen günlerde; 13 Temmuz günü gibi; yaşadığım şehir Trabzon’un merkezi semti olan Meydan Semti’nden, şehrin diğer bir yönüne ulaşmak için bir minibüse bindim.
Ön koltuk boştu; şöfer tarafına yaklaşarak kapı tarafına binecek bir yolcu için yer bıraktım…
Dolmuş, kalktı; Gazipaşa yokuşundan sahil yoluna indi. Moloz olarak tanımlanan semte henüz ulaşmadan yol da, çocuğu kollarında bir genç adam dolmuşu durdurdu ve boş alan yanıma oturmak için hareketlendi. Otururken, kucağındaki çocuğunun BAŞI geriye doğru düşünce, karşısında YAŞLI ve YORGUN bendenizi bulunca(!); şaşkınlık geçiren iki gözüyle bana bakıyorken ben ise çocuğun gözlerinde ya da şuurunda bir sorun mu var diye düşünürken, babası; çocuğunu kendi görecek şekilde kucağına yerleştirdiğinde, o an gözlerini açmış olduğunu gördüğü oğluna; “Selâmûn aleykûm” dediğini duyuyordum.
Uykusundan o an uyanan çocuğun babası, evladını; “ALLAHIN SELAMI” Selamûn aleykûm ile uyandırıyordu…
Ne yazık ki AKLI BAŞINDA da GEÇİNEN bendeniz; bu adeti gereği gibi başaramamıştım.. Güney Asyalı diye tahmin ettiğim “O genç BABA’DAN” utandım!..
Ne kadar güzel bir uyandırma şekli idi: “-Selâmûn aleykûm”
Baba, mensup olduğu DİNE uygun davranmış; oğlu için, “RABBİ’nden; sel3amet istemiş, dua etmişti FİDANI’na…
-GÜNAYDIN diyenler de var.. Takdir edilir ki de bu sözün bir anlamı yok.. “HAVA durumu RAPORU” gibi…
İstediğinizi kullanmakta “TERCİH SİZİN” de… İslam alimi EL BİRÛNİ’nin şu
TERCİHİNİ size sunmak istiyorum:
BÎRÛNİ/BEYRUNİ (973-1051). Anlatılan o ki… Ölümü anında yanına gelen Göz Ttıp) bilgini ALİ bin İSA; dudaklarının kıpırdadığını ve güç bela şu soruyu sormaya çalıştığını görmüştü: “-Hani bir gün bana ninelerin miraslarının hesaplanması konusunda birşeyler söylemiştin.”
ALİ bin İSA, acıdı: “- Efendim, bu durumunuzda da mı ilim?
BİRÛNİ: “- Be dostum, bu meseleyi BİLMİŞ OLARAK DÜNYAYA VEDA ETMEM, BİLMEDEN AYRILMAMDAN DAHA İYİ DEĞİL Mİ?” demişti.
İŞTE… Çektiğimiz “bütün sıkıntıların” sebebi de bu: “KENDİMİZ OLMAYIŞIMIZ” ve de “BİLGİLENMEK” gibi bir “İŞTAHIMIZ” olmayışı oluyor.
Bu vesile ile…
Yeni doğan çocuğunuzun “SAĞ kulağına Ezan; SOL kulağına Kamet” okuyunuz; aynı zamanda da “-Allahım, bu yavruyu İSLAM FİDANLIĞI’nda biten-büyüyen güzel bir FİDAN olarak büyüt; İslami hayatta ebedi kıl” temennisinde bulunmanız güzel bir dua/niyaz şekli olur.
Ve de:
KIZ veya ERKEK… hangisi olursa olsun, FİDAN’INIZIN HER UYANIŞINDA O’na; -SELAMÛN ALEYKÛM demeyi de unutmayınız lütfen.